
Pandemi sonrasında teknolojik gelişmelerin hız kazanması ve Yapay Zekâ’nın (YZ) iş dünyasına hızla entegre olmaya başlamasıyla birlikte, tüm dünyada şirketlerin ana gündemleri “yetenek” odaklı konular haline geldi.
Araştırmalar gösteriyor ki, YZ hayatımıza bu hızla girerken, geleceğin kazanan şirketleri teknolojiyi en hızlı benimseyenler değil; insanı, beceriyi ve öğrenmeyi merkeze alanlar olacak.
KPMG’nin 2025 Global CEO Outlook araştırmasına göre CEO’ların %71’i yüksek potansiyelli yetenekleri elde tutma ve yeniden eğitmeye, %61’i ise yapay zeka ve geniş teknoloji becerilerine sahip yeni yetenekleri işe almaya odaklanıyor.
Değişen Dünyada İK’nın Rolü
Çalışma kavramının tanımı ve sınırlarının değiştiği, insanın organizasyonlardaki yerinin adeta yeniden yazıldığı bu dönemde, en büyük sorumluluk İnsan Kaynakları profesyonellerine düşüyor.
Doğru yeteneği kuruma kazandırmak, bu yetenekleri geliştirmek, onları doğru hedeflere yönlendirmek ve aynı zamanda elde tutmak… Gerçekten kolay değil İK’cının işi!
Kolay değil ama teknoloji gelişirken İK’cının işini kolaylaştıracak araçlar, yöntemler, sistemler de gelişiyor. Doğru yaklaşım ve planlama ile İK süreçleri organize edildiğinde hem İK’cının işi kolaylaşıyor hem de şirketler kazanıyor. Yeni sistem, süreç ve teknolojileri insanın kullanımı ve gelişimi için uyarlarken merkeze insanı almak, başarıyı getiren en önemli unsurlardan biri. İşte tam bu noktada, geçmişi çok eskilere dayanan bir yöntem devreye giriyor ve İK’nın yardımına yetişiyor: Kişilik Envanterleri.
Kişilik Envanterleri Nedir?
Kişilik envanterleri, bireylerin kişilik özelliklerini ve davranış eğilimlerini ölçmek amacıyla hazırlanmış bilimsel ve standartlaştırılmış testlerdir.
Günümüzde işe alım, kariyer planlama, terfi ve eğitim süreçleri gibi İK’nın pek çok alanında sıkça kullanılmaktadır. Ancak bu kavramın kökeni oldukça eskiye uzanır. Kişilik özelliklerinin testler aracılığıyla belirlenmesi Klasik Yunan ve Antik Çin dönemlerine kadar gider. Kâğıdın bulunmasıyla birlikte kişilik analizleri yazılı hale gelmiş ve 16. yüzyılda Avrupa’ya aktarılmıştır.
Kişilik özelliklerinin sistematik biçimde ölçülmesi ise, 20. yüzyılın başlarında kişilik psikolojisinin bir bilim dalı olarak kabul edilmesiyle mümkün olmuştur.
Kişilik envanterleri ilk kez I. Dünya Savaşı sırasında, orduya asker seçimi amacıyla kullanılmıştır. Başlangıçta bu testlerin amacı askerlerin şok sendromu yaşayıp yaşamadığını anlamaktı. Ancak kısa sürede bu testlerin, bireylerin genel davranış eğilimleri ve iş performansına dair güçlü öngörüler sunduğu fark edildi. Böylece, kişilik testlerinin iş dünyasında yaygın biçimde kullanılmasının önü açıldı.
Günümüzde Kişilik Envanterlerinin Kullanım Alanları
Bugün kişilik envanterleri, yalnızca işe alımda değil, İK’nın birçok sürecinde kullanılmaktadır:
- İşe Alım & Yerleştirme: Pozisyona ve ekibe uygun aday seçimi
- Eğitim & Gelişim: Kişiye özel öğrenme ve gelişim planlarının oluşturulması
- Performans Yönetimi: Geri bildirim ve gelişim odaklı performans görüşmeleri
- Ekip Uyum Analizi: Farklı kişilik tiplerinin birlikte daha verimli çalışmasının sağlanması
- Liderlik Gelişimi: Potansiyel liderlerin belirlenmesi ve desteklenmesi
- Kariyer Planlama: Çalışanların güçlü yönlerine göre kariyer yolculuğunun oluşturulması
Sonuç: İK’nın Gizli Gücü
Kişilik envanterlerinin belirli süreçlerde kullanılması faydalı ve verimli olsa da, tek başına yeterli değildir. Gerçek etki, kurum kültürü ve hedeflerine yönelik, kişilik envanteri odaklı bütünsel çalışmalar ile ortaya çıkar.
Bu nedenle, envanteri yalnızca işe alım ya da terfi süreçlerinde kullanmak yerine; öğrenme, gelişim ve dönüşüm süreçlerinin yanı sıra insan odaklı tüm İK uygulamalarına entegre edecek projeler ve sistemler tasarlanmalıdır. Örneğin; eğitim ve geri bildirimin birlikte ele alındığı “Kendini Tanıma ve Farkındalık Atölyeleri”, takım içi uyumu güçlendiren çalışmalar ya da kişilik envanterine dayalı şekilde kurgulanan performans, yetenek yönetimi ve çalışan deneyimi uygulamaları bu farkı yaratır.
Ancak biliyoruz ki operasyonel yoğunluk ve değişimin hızı, İK ekiplerinin bu tür stratejik projelere her zaman yeterince zaman ayırmasını zorlaştırabiliyor. Tam da bu noktada birçok kurum, dış kaynaklı danışmanlık desteği alarak değer yaratan projeleri hayata geçiriyor.
Eğer siz de insanı merkeze alan İK süreçlerinizle, dijital dönüşüm ve yapay zekâ çağında fark yaratan kurumlar arasında yer almak istiyorsanız; size özel İK danışmanlık çözümlerimiz için bizimle iletişime geçebilirsiniz.










